Herkese Merhaba… Herkese Merhaba… Herkese Merhaba…
Körüz hepimiz, yalanlarla perde çekmişiz gözlerimize…
Sağırız hepimiz, duymak istediklerimizle tıkamışız kulaklarımızı…
Dilsiziz hepimiz, kırıcı sözlerimizle kesmişiz dilimizi…
Körelmiş dokunma duyumuz, hissetmeden dokunur olmuşuz…
Çünkü kalbimizi küçültmüşüz, beynimizle orantılı…
Diyor yazarın biri ama kim olduğunu hatırlamıyorum üzgünüm…
Duyularımızı yitirsek ne olur sevgili okur hiç düşündünüz mü?
Düşünmediyseniz dert etmeyin… Anlatacağım…
Görmek, işitmek, dokunmak, koku ve tat almayı sağlayan duyu organlarımız aynı zamanda bizim farkına varmadığımız bir biçimde beynimize sürekli sinyal gönderirler… Bunlar işlevini yapmazsa ne mi olur? Meselaaaa…
Beynin normal çalışması için, koku alma duyusu ile hafıza birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
Çevremizdeki kokuları yabancılık çekmeden tanımamızın nedeni bir koku hafızasına sahip olmamızdır.
Her türlü koku, özel bir kodlamayla koku belleğinde arşivlenir.
Bir kokuyla karşılaştığımız anda, bu arşive başvurarak kokuyu tahlil ederiz.
İlk defa duyumsadığımız hafızamızda bilgileri bulunmayan bir kokuyla karşılaşırsak eğer onu da arşivimizdeki diğer kokulara bakarak yorumlarız.
Koku ile hafızanın ilişkisi bu kadarla da sınırlı kalmaz.
Çünkü kokular, kendileriyle bağlantılı olarak geçmişte yaşanan bazı olayları da aklımıza getirirler.
Bir yemek kokusu, seneler öncesine ait eski bir olayı zihnimizde canlandırabilir.
Ya da baharda burnunuza gelen mis gibi gül kokusu sizi çocukluğunuzda deli gibi koşturduğunuz, anneannenizin bahçesine götürebilir.
Birden tat duyunuzu kaybettiğinizi, sonrasında koku alamadığınızı düşünsenize…
Ardından kulaklarınız duymamaya başlayacak…
Dokunamayacaksınız, hissedemeyeceksiniz…
Aşama aşama yaşayacaklarımız bunlar…
En sonunda da hayatı sevme yetilerimizi bir bir kaybedeceğiz…
Bu ne biliyor musunuz?
Tüm dünyada kendisini gösteren salgın bir hastalık…
Tek kurtuluş yolu sevmekten geçiyor…
Siz şimdi hangi aşamadasınız?
Merak ediyorsanız “Yeryüzündeki Son Aşk” filmini izleyim derim…
Daha da başka bir şey demem…
Bugünlük de benden bu kadar…
Yeniden görüşünceye kadar en çok beni özleyin…
En çok beni özleyin… En çok beni özleyin…
Hatta bir tek beni özleyin… Özleyin…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder