3 Nisan 2012 Salı

"Münih Edebiyat Evi"ndeyiz

"Hayalimdeki Kütüphane" projemizin 3. durağında nereleri gezdik birazda ondan bahsedeyim sevgili okur.
Harika tarih kokan bir yere geldik.
Münih’in merkezi 18. yüzyılda burasıymış.
Almanlar burayı görmeyeni Münihli saymazlarmış.
Sağa dönsek Barok tarzı yapılar, sola dönsek barok tarzı yapılar görüyoruz.
Yoğun İtalyan etkisi hissediliyor.
Almanya’nın en pahalı kenti Münih. Düşünsenize 3 odalı bir yerin kirası 3 bin Euroymuş. Her şey pahalı ama, zamandan tasarruf yapabiliyorsunuz.
Çünkü Münih'te bir yerden bir yere gitmek en fazla 35 dakikanızı alıyor.
Söylenilene göre Berlin’de yaşamak daha zormuş.
Bölgenin güneyinde Katolikler, kuzeyinde Protestanlar yaşıyormuş.
Rehberimiz Münih hakkında şu bilgileri de aktarıyor:
Nüfusun yüzde 8’i İtalyan, yüzde 12’si Türkler'den oluşuyor.
Daha önce okul olan tarihi bir binadayız.
Burası Münih Edebiyatevi’ne dönüştürülmüş.  
Bina bir vakıf binası imiş. Belediye kendilerine tahsis etmiş.
Edebiyatevinin giriş katı kafeterya yapılmış. Her ne kadar bizim damak tadımıza ve cebimize çok hitap etmese de, görünümde güzel tatlılar ve kahve kokusu karşılıyor sizi. Unutmadan söyleyeyim bir de köpek kokusu var içeride, oldukça ağır adeta genzinizi yakıyor.
Kahve molasının ardından yukarıya çıktığımızda, burasının konferanslar ve farklı sanat etkinlikleri için kiraya verilebildiğini öğreniyoruz.
Edebiyatevi'nde görevli bir hanım, bakın bize neler anlattı:
"1997 yılından beri Münih’te Edebiyat Festivali yapılıyor. 8 gün sürüyor. 
Festival kapsamında 50’den fazla yazar geliyor. 
Tartışmalar oluyor. Sergiler düzenleniyor.
Asıl amaç farklı ülkelerden yazarlar getirmek.
Festival 3 ana bölüme ayrılarak yapılıyor:
1-Münih kitap gösterisi:
Her türlü aktivite yapılıyor. Münih Book Show kapsamında atölye çalışmaları, oyunlarla etkinlikler düzenleniyor. Yazarlar istedikleri herkesi çağırarak kendi konseptlerini oluşturup savunmalarını yapıyorlar. Amacımız Almanya’daki yazarların tanınmalarını sağlamak.  
2-Aile ve çocuk üzerine eğlence ve etkinlikler yapıyoruz.
Yazarlar çocuklarla sohbet ediyorlar. Bilgi alışverişinde bulunuyorlar. Örneğin yazarlar her gün saat 4’te Münih üniversite öğrencileriyle söyleşi yapıyorlar.
3-Yazarlar forumu yapıyoruz.
Pek çok yazar buraya geliyor edebiyat evinden ücretsiz yararlanabiliyor. İlk içki bedava, ancak sadece yiyip, içtiklerinin parasını ödüyorlar."
Aslında Edebiyat Festivali'nin amacının Amerikan yazarlarının karşısında, Alman yazarların tanınırlığını artırmak diyorlar. 
Hemen soruyoruz, hiç Türk yazar davet etmediklerini öğreniyoruz.
Ama ardından bize önümüzdeki sene bir Türk yazar davet edebileceklerini söylüyorlar. Mutlu oluyoruz.
Sorularımız çoğaldıkça açıklama yapmak durumunda hissediyorlar kendilerini...
Kendi kültürümüzü tanıtmak için kendi yazarlarımızı tercih ediyoruz. Amacımız Almanlar'la edebiyatı buluşturmak, turist çekmek değil.
Almanya’nın yazar yetiştirdiğini, edebiyatta nasıl ilerlediğini göstermeyi hedefliyorlarmış. Etkilemeye çalıştığımız hedef kitle kitap okuyucusu diyorlar.
Festivalin her sene bir ana teması oluyormuş. Mesela suç festivali yapmışlar. 
Geçen sene festivalin 20 bin ziyaretçisi olmuş. Bu yıl sadece edebiyat etkinliğine katılan kişi sayısı 5 binmiş. 
Daha ne olsun sevgili okur. Daha ne olsun. Böylelikle "Hayalimdeki Kütüphane" projemizin 2. gününün de sonuna geliyoruz.
Son gününde buluşabilmek dileğiyle. Yeniden görüşünceye kadar en çok beni özleyin. En çok beni özleyin. En çok beni özleyin. Hatta bir tek beni özleyin. Özleyin. 


(NOT: Projemizin İngiliz temsilcileri, festivalin Alman odaklı olduğunu ifade ettiler. Oysaki 22. yüzyılın edebiyat festivalinin uluslararası olması gerektiğini dile getirdiler. Bunu da dipnot olarak sizinle paylaşayım dedim.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder