Herkese merhaba. Herkese merhaba. Herkese merhaba.
Baharın kapımızı çalmaya yeltendiği bu günlerde, büyüklerimizden "cemre düştü" lafını hepimiz duyuyoruz.
Baharın müjdeleyicisi olarak kabul edilen "CEMRE" neymiş bakalım.
Cemre "kor"dur.
Cemre "ateş"tir.
Peki bu cemre, nereden düşer?
Niye düşer?
Nasıl düşer?
Orası bilinmez ama...
Eskiden yıl, "kasım, 180 gün" ve "hızır, 185 gün" olmak üzere ikiye ayrılırmış.
Cemrelerin ilkinin kasımın 105'inde (19-20 Şubat) "havaya",
İkincisinin kasımın 112'sinde (26-27 Şubat) "suya",
Üçüncüsünün de kasımın 119'unda (5-6 Mart) "toprağa" düştüğüne inanılırmış.
Cemre, ilkbahara doğru önce havada, sonra suda, nihayet toprakta yedişer gün aralıklarla meydana gelen sıcaklık yükselişi.
Cemreler havaların ısınmaya başladığının ve kışın soğuk günlerini geride bırakmak üzere olduğumuzun müjdecisi.
Peki bahar mevsiminin müjdecisi olan cemre sadece havaya, suya ve toprağa mı düşer sevgili okur?
Düştüğü yeri ısıtan, canlılık ve neşe getiren kor bir ateş olan CEMRE, aslında dördüncü ve son olarak da yüreklere düşer baharla birlikte.
Bu da nereden çıktı demeyin.
Bilmiyor olabilirsiniz.
Ama olsun sorun yok bilmemek değil, öğrenmemek ayıp.
Dediğim gibi son cemre yüreklere düşer.
Üstelik son cemre öyle havaya, suya, toprağa düşen gibi de değildir.
Bu kor parçası bir kez düştü mü yüreğinize, ruhunuz uyanır.
Ilık ılık akan kanınız kaynamaya başlar.
İçiniz içinize sığmaz.
Karnınızda kelebekler uçuşur.
Gönlünüzde rengarenk çiçekler açar.
Yeter ki teniniz güneşle bir buluşuversin, bu size yaşam enerjisi verir.
Kendinizi daha pozitif hissedersiniz.
Tüm hücreleriniz yaşam sevinciyle dolar.
Bayram çocukları gibi yüzünüzden gülümseme eksik olmaz.
Şöyle bir dönüp kendinize baktığınızda adeta kuşlar gibi cıvıldadığınıza tanık olursunuz.
Ve en çok da bu haliniz hoşunuza gider.
Çünkü ilkbahar çıkagelmiştir ve sürprizlerle doludur.
Siz baharın bize getireceği sürprizleri düşünedurun, ben müsaadenizi istiyorum.
Yeniden görüşünceye kadar en çok beni özleyin.
En çok beni özleyin. En çok beni özleyin.
Hatta bir tek beni özleyin. Özleyinnnn...
Bihter hanım bu haftaki bakış açınızı bu yöne çevirmenizden hakikaten memnun oldum. Bu yazınızı okuyunca bende sizin aracılığınızla bir hatırlatmada bulunayım dedim. Bildiğiniz üzre 15 Nisan 25 Mayıs tarihleri arasında dünya yeniden doğar. O tarihlerde az uyku bol yürüyüş yapmak lazım. Çünkü insan oğluda o tarihlerde yaşlanmaya başlar eğer o tarihlerde bunlar yapılırsa insan sağlığı açısından çok önemli. Dikkat edilirse o tarihlerde dünya farklı bir havaya bürünüyor ve farklı bir koku salgılıyor. Tam da iyi bir zamanda iyi bir konuyu kaleme aldığınız için sizleri tekrar tebrik ediyor,çalışmalarınızda üstün başarılar diliyorum.
YanıtlaSil