6 Şubat 2012 Pazartesi

Ata uçmayı öğretirim

Herkese Merhaba...
Herkese Merhaba...
Herkese Merhaba...
İşte size bir tane daha yastıkaltı hikayesi...
Pers sultanı iki tane adamı idama mahkum eder.
Adamlardan bir tanesi duyar ki kral atlara çok düşkün, atları çok seviyor.
Haber gönderir der ki, kral bana bir yıl süre tanısın ben onun atına uçmayı öğretirim.
Kral bunu duyunca çok hoşuna gider.
Tamam der, verdim bir yıl.
Öbür mahkum der ki, sen napıyorsun?
Sen şimdi kralın atına bir yıl içinde uçmayı öğretebileceğini mi zannettin?
Sen sadece ölümü, kaçınılmaz sonu geciktiriyorsun.
Gülümser diğer mahkum, hayır! der.
Ben kendime yaşamak için dört seçenek tanıyorum.
Bir... Bu bir yıl içinde kral ölebilir!
İki... Ben ölebilirim!
Üç... At ölebilir!
Dört... Bakarsın ata uçmayı öğretirim!
Düşünsenize sevgili okur, idam sehpasına giden adam bile yaşamak için kendinde dört neden bulabiliyorsa, bizler o yaşam ağacının o çok güzel  meyve dolu dalları dururken, ağacın gövdesine sarılıp durmuşuz ve o güzel meyveleri  neden yiyemediğimizi düşünüyoruz.
O meyveleri yiyebilmek için o ağaca tırmanmak lazım!
O meyveleri yiyebilmek için en uçtaki dallara çıkmak lazım!
Bunun için de riski göze almak lazım!
Düşmeyi, kafanızı, kolunuzu kırmayı göze almanız lazım!
Eğer siz riski göze almaz, eğer siz ağaca çıkmazsanız,
Bilin ki birileri o meyveleri yemek için,
O ağaca çıkmak için, 
O ağacın gövdesine sarılı olan bizlerin omuzlarına basa basa basa çıkacaklardır.
Karar sizin o halde...
Mesaj alındığına göre bana müsaade sevgili okur.
Yeniden görüşünceye kadar çok beni özleyin...
En çok beni özleyin...
En çok beni özleyin...
Hatta bir tek beni özleyin...
Özleyinnnnn...

1 yorum:

  1. haaarikaa bir yazı olmuş, kaleminze sağlıkkk...Özlem

    YanıtlaSil