31 Ekim 2012 Çarşamba

Canım Türkiyem bir kez daha doğum günün kutlu olsun


Herkese merhaba... 
29 Ekim benim ülkemin doğum günü.Cumhuriyet Mahallesi Muhtarlığı'nın talebi üzerine, İzmit Belediye Meclisi'nden karar çıkmış.Cumhuriyet Mahallesi Muhtarlığı adına yakışır biçimde "Cumhuriyet Bayramı" etkinlikleri yapar olmuş. 
Bize de gelen samimi davete katılmak şart oldu. Neden mi?Çünkü, herkesin siyasi fikrini bir kenara koyup, birlik ve beraberlik ruhunu yanına alarak, ulus olma bilinciyle Cumhuriyet Bayramı'nı kutlamaya geleceğine inandım.
Ne mi yaptık? Cumhuriyet Bayramı akşamı muhtarlık binası önünde toplandık.Kim miydik biz? Sadece halk. Ülkesini milletini seven, ulusal bayramını coşkuyla birlik ve beraberlikle kutlamak isteyen halktık biz.
Yaşlısı genci, Türkü Kürdü, Çerkezi Lazı, Alevisi, Sünnisi, solcusu sağcısı, farklılıklarımızı bilip bir kenara koymuş, ortak noktalarıımızda birleşip, birlikte kurduğumuz Cumhuriyetimizin doğumgününü kutlamak için bir araya gelmiştik. 
Heyecanla birbirimizin gözünün içine bakıyorduk. Birlikte kutlamanın keyfini çıkaracaktık. Öyle de yaptık. 
Mehteran takımı eşliğinde ellerimizde bayraklarımız meşalelerimiz, Cumhuriyet Mahallesi Demokrasi Parkı Soğucak Siteleri'nin önünde kurulan sahneye kadar hep birlikte keyifle yürüdük.   
Bizler birer birey olarak toplumsal sorumluluğumuzu yerine getirdiğimize inanıyorduk. Çünkü bizler düşünen varlıklarız. Bireyler düşünen varlıklar olmalıdır değil mi sevgili okur? 
Eğer bireyler düşünen varlıklar olmazsa, bir toplumu iyiye de kötüye de herkes yöneltebilir. Onun için biz bireysel ve toplumsal özgürlüğümüzü temel alıyoruz. Bireysel özgürlüğümüzü düşünürken de, her bireyin sonunda bütün ulusun ortak çıkarını ve devletin varlığını göz önünde bulundurması gerektiğine inanıyoruz.
Bireysel özgürlük mutlak olamaz, başkasının hak ve özgürlüğünün, ulusun ortak çıkarının bireysel özgürlüğümüzü sınırladığının da farkındayız. Bireysel özgürlüğümüzü sınırlamanın devletin adeta ilkesi ve görevi olduğunu da biliyoruz.
Ancak devletimizin bireysel özgürlüğümüzü sağlayan bir kurum olmakla birlikte, aynı zamanda bütün özel etkinlikleri, genel ve ulusal amaçlar için birleştirmekle yükümlü olduğunun da bilincindeyiz.
Bireysel özgürlük derecesinin devletin etkinliğini zayıf düşürmemesi gerektiği inancındayız. Üstelik devletsiz bir toplumun ya da güçsüz bir devlet yaşamının sonucunda da, herkesin herkesle mücadelesinin başlayacağının örneklerini de gördük.
Elbette bireysel özgürlüğün ne kadarından vazgeçilmesi gerekeceği, içinde bulunulan zamana ve ülkeye göre değişir.
Yurttaşların genel özgürlük ve mutluluğu için, bireylerden, ancak devlet için zorunlu olan bir kısım özgürlüklerin bırakılması da istenebilir.   
Fakat kimse şunu da unutmasın ki, Türk ulusu, baskılı yönetim ve tutsaklık zincirlerini parçalayabilmek için iç ve dış düşmanları karşısında yaşamını ortaya attı, çok kanlı ve tehlikeli mücadelelere girdi, sayısız özverilere katlandı, başardı, ancak ondan sonra özgürlüğüne sahip oldu. Bu nedenle özgürlük bizim yaşam biçimimiz.
Ve şunu kesin olarak söyleyeyim ki bir ulus, varlığı ve bağımsızlığı için her şeye girişir ve bu amaç uğrunda her özveriyi gösterirse, başarmaması olanaksızdır. Elbette başarır. Başaramazsa o ulus ölmüş demektir.
Öyleyse ulus yaşadıkça ve her türlü özveride bulundukça başarılı olamaması düşünülemez ve böyle birşey söz konusu olamaz. (1919)
Çağdaş bir cumhuriyet kurmak demek, ulusun insanca yaşamasını bilmesi, insanca yaşamanın neye bağlı olduğunu öğrenmesi demektir. (1931)
Türkiye tutsak olarak yok olmaktansa, son nefesine kadar savaşmaya karar vermiştir. (1922) der ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk.
Biz bir kere daha dünya aleme nasıl bir ulus olduğumuzu Cumhuriyet Mahallemizden göstermeye çalıştık.
Canım Cumhuriyet Bayramımızı siyasetlerine alet edenlere inat.
En güzel günümüzde ülkemde kriz yaratanlara inat. 
Farklılıklarımızı kullanarak bizi birbirimize düşürmeye çalışanlara inat.
Bunu başaramayıp da bizi bir arada tutan benzerliklerimize saldıranlara inat bir aradaydık. Oyuna gelmeyeceğiz. Birlik ve beraberliğimizden asla ödün vermeyeceğiz.
Dünya tarihinin en büyük başarılarından biri olan TÜRKİYE CUMHURİYETİ'nin kuruluşunun 89. yıla erişmesinin onur ve coşkusuyla "29 Ekim Cumhuriyet Bayramı"mızı kutladık. 
Bugünü canları,kanları pahasına savaşarak canım Türkiye'mi bizlere armağan eden ulu önder Atatürk ve silah arkadaşlarını şükranla, minnetle andık. Eşsiz ülkemin doğumgünü bir kez daha kutlu olsun.
Aslına bakarsanız bu hafta da bana ayrılan sütunların sonlarına geliverdik. Yeniden görüşünceye kadar en çok beni özleyin sevgili okur. Hatta bir tek beni özleyin. Özleyin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder